İsviçre şirketi IQAir’in derlediği hava kalitesi verilerine göre, şu anda 134 ülke ve bölgeden yalnızca 10’u hava kirliliğine ilişkin Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarına ulaşabiliyor. Yapılan ölçümler ince partikül maddelerin yer aldığı PM2.5 seviyesini gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü, insanların bir yıl boyunca ortalama metreküp hava başına 5 mikrogramdan fazla ince partikül madde solumaması gerektiğine dair bir yönerge hazırlamıştı.
Haber Global’den Ertan Altan’ın haberine göre; raporlanan son PM2,5 seviyeleri alarm zillerinin çalmasına neden olurken, kötü haberler bununla da sınırlı değil. Boyutu 2,5 mikrometreden küçük olan ve kan dolaşımına girerek ölümcül hastalıkları tetikleyen bu küçük katı partiküllerle ilgili yapılan ölçümler de yeterli seviyede değil. Raporu değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Selahattin İncecik, PM2,5 tehlikesine dikkat çekti. Türkiye’de de PM2,5 ölçümlerinin yeterli düzeyde yapılmadığını belirten İncecik tehlikenin boyutlarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
PM2,5’İN YOL AÇTIĞI TAHRİBAT TAM OLARAK NEDİR?
“Dünya Sağlık Örgütü’nün baz aldığı ölçü PM2,5’tur. Yani çapı 2,5’tan küçük olan partiküller için yapılan değerlendirmeleri kapsıyor. Bu konsantrasyonlar sağlık bakımından en kritik olan konsantrasyon değerleri. Çünkü bunlar alveollere kadar inip orada reaksiyona giriyorlar ve kanser dahil pek çok hastalığa neden oluyorlar. DSÖ her yıl yaklaşık 7 milyon insanın sadece PM2,5 seviyeleri nedeniyle erken ölümle karşılaştıklarını ortaya koyuyor.”
TÜRKİYE’DE PM2,5 ÖLÇÜMÜ NE DURUMDA?
“Türkiye’de 300 ölçüm istasyonu var. Ancak bunlar arasında PM2,5 yeterli düzeyde ölçülmüyor. Sadece PM10 ölçümleri yapılıyor. PM10; çapı 10 mikron ve daha küçük partikülleri ifade ediyor. Bunlar daha kaba partiküller; ölümlere yol açmada etkisi daha düşük. Her PM10 ölçümünün yapıldığı yerde PM2,5 ölçümünün de yapılması gerekiyor. Bu ağın geliştirilmesi lazım.
PM2,5’İN KAYNAĞI NEDİR?
“PM2,5’in kaynaklarına baktığımızda trafik emisyonlarının çok büyük rol oynadığını görüyoruz. Buna ek olarak endüstri kaynaklı bir yükseliş var. Yakın zamanda Filipinler’de bir toplantıya katıldım. Dünyada en fazla kirlenen yer Güneydoğu Asya. Özellikle dizel araçlarda sorun büyüyor. Güneydoğu Asya’daki sorunun başında da dizel araçlar geliyor. Bunu önlemek için AB bir uygulama başlattı, şehir merkezlerine dizel araçlar sokulmadı. AB şimdi yeni bir karar aldı 2030’dan itibaren ne benzinli ne dizel araç sürülemeyecek.”
Dizel araçların şehir merkezlerinden çıkması gerekiyor.
ACİL ATILMASI GEREKEN ADIMLAR NEDİR?
“Dünyada elektrikli araç sayısı daha 30 milyona bile ulaşmadı. AB ülkelerinin pek çoğunda büyük şehirlerin başkentlerinde, ziyaret edilen yerlerinde elektrikli araç dışında araç kullanılmasına izin verilmiyor. Türkiye’de maalesef aynı Güneydoğu Asya’da olduğu gibi dizel araçlarının şehir merkezlerinde kullanılması yaygın. Şehirlerin yayaların kullandığı alanları araçtan arındırılıp yayalara açılmalı. İstanbul’da ilk olarak İstiklal Caddesi kapatılmıştı bunun gibi girişimlere ihtiyaç var. Bağdat Caddesi’nin düşünün. Torunumu o caddede yürütmek istemem.”
TÜRKİYE RİSK HARİTASI
Öte yandan Greenpeace Akdeniz hava kalitesi izleme istasyonları geçen ay hava kirliliğinin en yoğun olduğu 20 bölge belirledi, İlk sırada İskenderun yer alırken ilçede 235 gün boyunca PM10 limit değerinin aşıldığı saptandı. İstanbul Göztepe, Iğdır, Osmaniye ve Kahramanmaraş’ın da PM10 kirliliği yüksek yerleşim yerleri olarak dikkat çekti.